25 Aralık 2016 Pazar

Hadislerde Hz.Mehdi (a.s.)

Hiç yorum yok:
Ehl-i Beyt kaynaklarında Ahir vakit kurtarıcısı on ikinci imam Hz. Mehdi (a.s) ile alakalı Allah Resulü ve Ehl-i Beyt İmamları’ndan sonsuz hadis gelmiştir. Bizim bütün bu hadisleri ele alıp araştırma imkanımız yoktur. İsteyen kardeşlerimiz bu hadisleri alakalı bölgelerinde inceleyebilir. Fakat numune olarak bu hadislerden birtakımlarına işaret ediyoruz:

1- İmam Sadık (a.s) buyurdu ki:

"Halk imamlarını yitirecek, ama o hac mevsiminde hazır olacak ve halkı görecek, halk ise onu görmeyecektir." [1]

2- Esbağ bin Nebate şu şekilde der: "Emir’ül-Müminin Ali (a.s)"ın huzurlarına gittim, hazretin fikire daldığını ve kutsal parmaklarıyla yeri kazdığını görünce: "Sizi düşünceli görüyorum dedim, yere rağbetiniz mi var?" dedim.

İmam: “Hayır vallahi, hiçbir vakit yere ve dünyaya rağbet göstermedim. Dünyaya benim soyumdan istikbal on birinci evlâdım ile alakalı düşünüyorum. O Mehdi’dir, zulüm ve küfürle dolu olan yeryüzünü adaletle, eşitlikle dolduracak; onun bir gaybet devresi olacaktır ki insanlar o dönemde şaşkınlık içersinde olacaklar; kimileri bu dönemde sapar, kimileri de hidayet bulur.” dedi.[2]

3- İmam Sadık (a.s) buyurdular ki: “Size bu işin sahibinin (yani sürenin imamının) gaybete çekildiğini bildirdiklerinde onu inkâr etmeyin.” [3]

4- Hz. İmam Sadık (a.s) buyurmuştur ki: “Kaim (Hz. Mehdi) amacıyla iki gaybet vardır, biri kısa müddetli, öteki ise uzun müddetli. Birinci gaybette, özel takipçilerinden diğer hiç kimse onun konumunu bilmeyecek, ikinci gaybette ise özel dostlarından diğer hiç kimse onun konumunu bilmeyecektir.” [4]

5- Ve tekrar buyurdular ki: “Kaim kıyam ettiğinde kimseye karşı bir taahüdü, bir anlaşması, bir biati olmayacak.” [5]

hadislerde hz.mehdi (a.s.)

6- Resulullah (s.a.a) şu şekilde buyurmuştur: “Mehdi (a.s) benim soyumdandır; ismi benim adım ve künyesi benim künyem, biçimi benim biçimim, sünnet ve tavrı benim sünnet ve tavrımdır, halkı benim şeriatım ve dinime teşvik ve Rabbimin kitabına çağrı eder. Ona itaat eden bana itaat etmiştir ve ona muhalefet eden bana muhalefet etmiştir, onun gaybetini inkâr eden beni inkâr etmiştir.” [6]

7- İmam Zeynelabidin (a.s) şu şekilde buyurmuştur: “Bizim Kaimimiz ile Tanrı’ın resulleri arasında birtakım benzerlikler vardır. Nuh, İbrahim, Musa, İsa, Eyyub ve Muhammed (s.a.a) peygamberlerin her biri ile bir benzerliği vardır. Nuh ile uzun yaşamlı olmasında, İbrahim ile doğumunun saklı olması ve halktan uzak durmasında; Musa ile korku hâli ve gaybette yaşamasında; İsa ile halkın onun ile alakalı ihtilâfa düşmesinde; Eyyub ile belâdan sonra kurtuluşun yetişmesinde; Muhammed (s.a.a) ile de kılıçla kıyam etmesinde benzerliği vardır.” [7]

8- İmam Sadık (a.s) buyurmuştur ki: “Bu emrin sahibi (Mehdi) amacıyla bir gaybet vardır, Tanrı’a kulluk eden (o vakit) takvalı olmalı ve Tanrı’ın dinine bağlanmalıdır.” [8]

9- Yine şu şekilde buyurmuştur: “Halk amacıyla öyle bir vakit istikbal ki, imamları onlardan saklı olacak.” Zürare, “Halkın o vakit vazifesi nedir?” diye sorur ve şu yanıtı alır: “İmam zuhur edinceye kadar meşgul oldukları işe -dinî görevlerine- sarılsınlar.” [9]

10- Yine buyurmuştur: “Bu iş (İmam’ın zuhuru ve kıyamı), hiç kimsenin ‘Eğer biz olsaydık, adaletle hükmederdik’ diyememesi amacıyla halktan, millete hükmetmemiş hiçbir takım ve sınıf kalmayıncaya kadar gerçekleşmeyecektir. Sonra Kaim (a.s) hak ve adalet üzere kıyam edecektir.” [10]

11- Esbağ bin Nebate diyor ki, Emir’ül-Müminin Hz. Ali (a.s), Hz. Mehdi (a.s) ile alakalı söz eder iken şu şekilde buyurdular:

“O (Mehdi), öyle bir gaybete çekilecek ki, sonucunda cahiller, ‘Tanrı’ın Âl-i Muhammed’e gereksinimi yoktur’ diyeceklerdir.” [11]

12- Ebu Said şu şekilde diyor: Hasan bin Ali (a.s), Muaviye bin Ebu Süfyan ile sulh ettiği vakit, birtakımları onu bu işten ötürü kınayınca buyurdular ki:

“Yazıklar olsun size! Ne yaptığımı biliyor musunuz? Vallahi güneşin üstünde doğup battığı her şeyden daha hayırlısını ben takipçilerim amacıyla yaptım. Benim, sizin imamınız bulunduğumu, sizin bana itaat etmeniz gerekliliğini ve Resulullah’ın buyurduğu cennet gençlerinin efendilerinden biri bulunduğumu biliyor musunuz?” “Evet biliyoruz.” diye yanıt verdiler.

İmam Hasan (a.s) bunun üstüne şu şekilde buyurdular: “Biliyor musunuz Musa bin İmran, Hızır (a.s)’ın gemiyi delmesine, duvarı düzeltmesine ve çocuğu öldürmesine namacıyla o kadar kızdı? Çünkü bu işlerin hikmetini bilmiyordu. Halbuki bu işler zikri ulu Tanrı’ın yanısıra doğru ve hikmet üzereydi. Arkasında İsa bin Meryem’in namaz kılacağı Kaim dışında biz Ehl-i Beyt’ten olan hepimizin boynunda sürenin tağutunun biati olacağını bilmiyor musunuz? Yüce Tanrı onun velâdetini gizleyecek ve şahsını saklayacaktır. Böylece o, zuhur ettiğinde kimsenin biati onun boynunda olmayacaktır. O, bütün kadınların en üstünü olan birinin oğlu olan kardeşim Hüseyin’in dokuzuncu oğludur. Onun gaybetinde Tanrı Tealâ, onun ömrünü uzatacak, sonra kendi kudreti ile onu kırk yaşından daha genç görüntülü olarak aşikâr edecektir ve bu Tanrı’ın her şeye kadir bulunduğunun bilinmesi amacıyladir.” [12]

13- Abdurrahman bin Selit diyor ki, İmam Hüseyin (a.s) şu şekilde buyurdu:

“On iki hidayet imamı bizdendir; birincisi Emir’ül-Müminin Ali bin Ebu Talip’tir; sonuncusu ise dokuzuncu evlâdımdır. Hak üzere kıyam edecek olan odur. Yeryüzü öldükten sonra, Tanrı onun aracılığı ile tekrar onu ihya edecektir ve müşrikler istemese de Tanrı hak dini diğer dinlere muzaffer kılacaktır. Onun gaybete çekildiği dönemde birtakım kavimler mürtet olacak, birtakımları ise dine bağlı kalacaktır; onlara eziyetler olacak ve onlara denilecek ki: ‘Eğer doğru söylüyorsanız, bu vaat ne vakit vuku bulacaktır?’ Biliniz ki, onun gaybetindeki eziyetlere ve tekziplere sabretmek, Resulullah ile birlikte kılıçla cihad etmek gibidir.” [13]

14- Salih bin Ukbe babasından, o da İmam Muhammed Bâkır (a.s)’dan, o da babaları aracılığı ile Resulullah (s.a.a)’den, şu şekilde buyurduğunu nakletmektedir:

“Mehdi benim evlâtlarımdandır, onun gaybet devresi olacaktır. Bu dönemde ümmetten birçoğu delâlete düşecektir. O, peygamberlerin nişaneleriyle istikbal, yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dbulunduğu gibi onu adalet ve eşitlikle dolduracaktır.” [14]

15- Mufazzal bin Ömer, İmam Cafer-i Sadık (a.s)’ın şu şekilde buyurduğunu nakletmektedir:

“Yüce Tanrı, varlıkları yaratmadan on dört bin sene önce, on dört nur yarattı. İşte o nurlar, bizim ruhlarımızdır.” “Ey Tanrı Resulünün oğlu, bu on dört nur kimdir?”diye sorduklarında şu şekilde buyurdular: “Muhammed, Ali, Fatıma, Hasan, Hüseyin ve Hüseyin’in evlâtlarından olan imamlar. Onların sonuncusu Kaim’dir; gaybetten sonra kıyam edecek, Deccal’ı öldürecek ve yeryüzünü her türlü zulüm ve haksızlıktan temizleyecektir.” [15]

16- Yunus bin Abdurrahman diyor ki: İmam Musa bin Cafer (a.s)’ın huzuruna çıkarak, “Ey Resulullah’ın oğlu! Hak üzere kıyam edecek olan Kaim sen misin?” diye sorduğumda İmam (a.s) şu şekilde buyurdular:

“Hak üzere kıyam eden benim. Ama yeryüzünü Tanrı’ın düşmanlarından temizleyecek, onu zulümle dbulunduğu gibi adaletle dolduracak olan Kaim, benim evlâtlarımın beşincisidir. Öldürülme korkusu bulunduğu amacıyla gaybeti o kadar uzayacak ki, birtakım kavimler onun ile alakalı irtidada düşecek, birtakımları ise ona bağlı kalacaklardır.”

Sonra şu şekilde ekledi: “Bizim Kaim’imizin gaybetinde bizim sevgimize sarılan, velâyetimize bağlı kalan ve düşmanlarımızdan uzaklaşan takipçilerimize ne mutlu! Onlar bizdendir, biz de onlardanız. Bizlerden imamları olarak razıdırlar, biz de onlardan takipçilerimiz olarak razıyız. Ne mutlu onlara! Tanrı’a andolsun ki onlar, kıyamet günü bizimle aynı derecede olacaklardır.” [16]

17- Hasan bin Halid, İmam Ali Rıza (a.s)’ın şu şekilde buyurduğunu naklediyor:

“Benim evlâtlarımın dördüncüsü, cariyelerin en üstününün oğludur, Tanrı onun vesilesiyle yeryüzünü bütün zulüm ve haksızlıklardan temizleyecektir. Halkın, doğumunda tereddüt ettiği gaybet sahibi odur. O, zuhur ettiğinde yeryüzü Rabbinin nuru ile aydınlanacak, halkın arasında adalet ölçüsünü kuracak, böylelikle hiç kimse diğer birina zulmetmeyecek ve yeryüzü ona itaat edecektir. Onun gölgesi de olmayacaktır. Gökten bir münadi onun adına nida edecek ve yeryüzündeki bütün halk ona doğru oluşturulan şu çağrıyı işitecek: ‘Bilin ki, Tanrı’ ın hücceti Beytullah’ın yanısıra zuhur etti, ona tâbi olun; kuşkusuz hak onunladır ve ondadır.’ Bu hususta Tanrı’ın ayeti şu şekilde geçer: ‘Eğer istersek onlara gökten bir ayet nazil ederiz de hepsinin boynu onun karşısında eğilir.’[17] ‘Yakın bir mekândan bir münadi, o gün nida eder ve onlar da o hak sesi duyarlar. İşte o gün huruç günüdür.’[18] Yani oğlum Kaim Mehdi’nin huruç günüdür.” [19]

18- Abdulazim bin Abdullah şu şekilde diyor: İmam Muhammed Takî (a.s)’ın yanına giderek Mehdi’nin Kaim mi, diğer biri mı bulunduğunu sormak istedim. Ama İmam (a.s) söze başlayarak bana şu şekilde buyurdular:

“Ey Ebu’l-Kasım! Doğrusu bizden olan Kaim, Mehdi’dir. Gaybetinde onu beklemek ve zuhurunda ona itaat etmek farzdır. O, benim evlâtlarımdan üçüncüsüdür. Muhammed (s.a.a)’i peygamber olarak gönderen ve imameti bizlere mahsus kılan Tanrı’a andolsun ki, şayet dünyanın sonuna yalnızca bir gün kalsa dahi, Tanrı o günü o kadar uzatacak ki o, o günde zuhur edecek, yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dbulunduğu gibi, onu adalet ve eşitlikle dolduracaktır.” [20]

19- Sakr bin Ebu Delf, İmam Ali Naki (a.s)’ın şu şekilde buyurduğunu nakletmiştir:

“Benden ileri imam, oğlum Hasan’dır; ondan ileri imam ise onun oğlu Kaim’dir. O, yeryüzünü zulüm ve haksızlıkla dolduktan sonra adalet ve eşitlikle dolduracak olandır.” [21]

20- İmam Mehdi (a.s) da gaybetiyle alakalı şu şekilde buyurmuştur:

“Benim gaybetim devresinde benden faydalanmaya gelince; bu dönemde benden faydalanmak, bulutlarla örtülen güneşten yararlanmaya benzer. Ben yeryüzü ehli amacıyla kurtuluş ve güvence vesilesiyim. Nitekim senedızlar da gök ehli amacıyla güvence vesileleridir. Öyleyse sizi ilgilendirmeyen şeyleri sormayın. Sizden istenilmeyen şeyleri bilmek amacıyla kendinizi zAhmete düşürmeyin. Ferecin yakın olması amacıyla çok dua ediniz. Çünkü dua sizin kurtuluş vesilenizdir.” [22]

Şimdi mümin kardeşlerimin, Hz. Mehdi (a.s) ile alakalı nakledilen hadis ve rivayetlerin mevcudiyeti ile alakalı daha çok bilgi edinmeleri amacıyla, Ayetullah Safî-i Gulpayganî’nin “Müntehab’ul-Eser”[23] isimli kitabındaki Hz. Mehdi (a.s) ile alakalı hadislerin istatistiğini aziz okuyuculara sunuyoruz, umulur ki istifade etmiş olurlar.

[1]- Usul-ü Kâfî, c.1 s. 337.
[2]- Usul-ü Kâfî, c.1 s.338.
[3]- Usul-ü Kâfî, c.1 s.338.
[4]- Usul-u Kafi, c-1, s.340.
[5]- Usul-ü Kâfî c.1 s. 342.
[6]- İ’lâm’ul-Vera, s.425.
[7]- Kemal’üd-Din, s.322, bap 31, hadis 3.
[8]- Kemal’üd-Din, s.343, bap 33, hadis 25.
[9]- Kemal’ud-Din, s.343, bap 33, hadis 25.
[10]- İsbat’ul-Hudat, c.7, s.427-428. Gaybet-i Nu’manî’den naklen.
[11]- Kemal’üd-Din, c.1, s.302.
[12]- Kemal’üd-Din, c.1, s. 305.
[13]- Uyun’ül-Ahbar, c.1, s.68.
[14]- Uyun’ül-Ahbar, c.1, s.287; Bihar’ul-Envar, c.51, s.72.
[15]- Uyun’ül-Ahbar, c.2, s.335, Bihar’ul-Envar, c.51, s. 144.
[16]- Kifayet’ül-Eser, s.265.
[17]- Şuara Suresi/4.
[18]- Kaf Suresi/41-42.
[19]- Yenabî’ül-Mevedde, s.448.
[20]- Kemal’üd-Din, c.2, s.337.
[21]- Kemal’üd-Din, c.2, s.383.
[22]- Bihar’ul-Envar, c.53, s.181 ve c.51, s. 44-45.
[23]- Müntahab’ul-Eser, s.15-19.

Hiç yorum yok:

 
back to top