28 Aralık 2016 Çarşamba

İŞİTME SİSTEMİ

Hiç yorum yok:


















Kulak anatomisi ve işitme sisteminde yeralan yapılar
Dış kulak, orta kulak, iç kulak, sinir yolları ve beyin.
Dış Kulak
Kulak kepçesi ve dış kulak kanalından meydana gelir. Bu yapılar sesi toplar ve kulak

zarına iletir.
Orta Kulak
Zar ile iç kulak arasında bulunur. Dış kulak yolundan, kağıt inceliğindeki kulak zarı ile ayrılan ve bezelye büyüklüğünde içi hava dolu olan bir boşluktur. Zar ve kulak kemikçiklerini (çekiç, örs, üzengi) içerir. Kulak zarındaki titreşimler, orta kulak boşluğunda bulunan kulak zarı ile iç kulak arasında bir tür köprü oluştur bu üç kemikçik vasıtasıyla ses dalgaları iç kulağa iletilir. Bunu yaparken aynı bir transformatör gibi çalışıp sesi yükselterek aktarır.

Orta Kulakta da, aynen burunda olduğu gibi salgı bezleri, damarlar bulunur. Östaki borusu adı verilen bir boru ile genizle bağlantılıdır. Bu boru, orta kulaktaki hava basıncının dış kulak yolundaki atmosfer basıncına eşitlenmesini sağlar.

iç kulağa yansıyan dalgalar, burada, beyine gönderilen sinir uyarılarına dönüşür.
Sağlıklı orta kulakta, kulak dışındaki (atmosferik) basınç kadar basınca sahip hava bulunur, böylece zar ve kemikçikler serbestçe titreşebilir.



Östaki Borusu

Burun arkası boşluktan (geniz), orta kulağa uzanan ve orta kulak havalanması sağlayan borudur. Her yutkunma sırasında bu borudan hava geçerek dış kulak kanalı ile orta kulak basıncının eşit olması sağlanır. Bu olay, her gün yüzlerce kez tekrarlanır. Bu sayede kulak zarı titreşimleri ve dolayısıyla ses dalgalarının iletimi normal olarak devam eder. Esneme ve yutkunmada kulakta hissedilen açılıp kapanma hissi östakiden hava geçişinin olduğunun göstergesidir.
Östaki Borusu Tıkanıklığı; Orta kulakla geniz boşluğu arasında yer alan ve orta kulağın havalanmasını, kulak zarının her iki tarafında basıncın eşitlenmesini sağlayan östaki borusunun gerek dalma, gerekse uçakta özellikle iniş ve kalkışlar gibi ani basınç değişikliği durumlarında iyi çalışması gerekir.
Östaki borusunun iyi çalışmadığı durumlarda ani dalmalarda, yükseğe çıkmalarda ve uçaklarda oluşan ortam basıncı değişikliğine uyum sağlanamaz ve basınç eşitlenemez. Zarda içeri çökme yada dışarı itilme olabilir.


İç Kulak
İç kulak, içi sıvı ve ince sinir uçlarıyla dolu bir kemik kapsülden meydana gelmiştir. Çok ince bir zar ile kaplanmış damarlar ile kanlanmaktadır. Bu kemik kapsül içerisindeki sıvı, kemikçikler tarafından iletilen ses titreşimleriyle harekete geçirilir, böylece sinir uçları uyarılır.
Sinir Yolları
İç kulakta uyarılan sinirler, bu uyarıyı beyne taşır. Sinir, ince bir kemik kanal içerisindedir. Aynı kanalda, denge siniri ve yüz kaslarını hareket ettiren yüz siniri de bulunur. Sinirler, kemik kanal içerisinde, çok ince kan damarları ile beslenirler.
Beyin
Çok karmaşık bağlantılar ve yollar kullanılarak iç kulaktan beyindeki işitme merkezine ulaştırılan elektrik uyarıları burada anlamlı ve anlaşılır ses haline getirilir.

SES NEDİR, NASIL İŞİTİLİR

Ses esnek cisimlerin titreşmesi ile oluşan ve dalgalar halinde yayılan enerjidir.Ses veren her madde veya cisim bir ses kaynağıdır. İnsan gırtlağında ses telleri akciğerlerden gelen hava ile titreşir. Titreşimle meydana gelen ses, dil ve dişlerin yardımıyla sözcüklere dönüşür.
Sesin dalgaları ancak bir madde içinde yayılabilir. Boşlukta madde olmadığı için yayılmaz.Sesin yayılma hızı ortama bağlıdır. En hızlı katı maddelerde yayılır. Sesin havada yayılma hızı, ışık hızına göre çok azdır. Saniyede 340 m yol almaktadır.
Bir ses kaynağından çevreye yayılan ses dalgaları, sert bir yüzeye çarptıklarında doğrultularını değiştirerek yansımaya uğrar. Çevremizdeki seslerin bir kısmı yansıma sonucu duyulur.

Sesin Ölçümü ve Değerlendirilmesi

Ses, bilimsel olarak frekansı ve şiddeti ile ölçülür. Sesin yoğunluk veya şiddeti "desibel" cinsinden ifade edilir. Saniyedeki titreşim sayısı ise frekansını yani sesin kalınlığını, inceliğini oluşturur.

Sesin Frekansı Nedir

Sesin saniyedeki titreşim sayısı frekansıdır. Ses, alçak frekanslarda "kalın (pes)", yüksek frekanslarda "ince (tiz)" duyulur. İnsanlar saniyede 20 ile 20.000 titreşim arasındaki sesleri duyabilirler. Ancak insanın çıkardığı ses 300 ile 4000 frekans arasındadır ve insanlar bu aradaki sesleri diğer seslerden daha iyi duyarlar. İşitme kayıplarının pek çoğunda ilk önce yüksek frekanslar yani ince sesler etkilenir. Bu sebepledir ki bu tip işitme azlığı olanlar ince sesli bayan ve çocukların seslerini duymada daha fazla zorlanırlar.

Sesin Şiddeti , Desibel Nedir

Sesin şiddeti desibel (dB) cinsinden ölçülür. "0" desibel insan kulağının işitebileceği en düşük ses olarak kabul edilir. "180" dB ise roketin fırlatılış anında çıkardığı ses olarak ölçülür.
Desibeller logaritmik olarak artar ve azalır. Bu şu anlama gelir. 20 dB, 10 dB'den 10 kat daha şiddetlidir. 30 dB, 10 desibelden 100 kat daha şiddetlidir.

0 dB İnsan kulağının duyabileceği en düşük ses
20- 30 dB Fısıltı, sessiz konuşma
40- 60 dB Normal konuşma, dikiş makinası, daktilo
60- 90 dB Bağırma sesi,aşırı gürültü


Aşırı yüksek seste kalmanın üst sınırları

90 -100 dB üzeri Ağır vasıta trafiği; günlük maksimum 8 saat

100-120 dB Elektrikli testere, asfalt delme makinası; günde maximum iki saat
120-140 dB Yüksek sesli roket veya rock konserleri; günde maksimum 15 dakika
140 Silah sesi, jet motoru; kulaklara koruyucu kullanmadan izin verilmez.

25 Aralık 2016 Pazar

Hadislerde Hz.Mehdi (a.s.)

Hiç yorum yok:
Ehl-i Beyt kaynaklarında Ahir vakit kurtarıcısı on ikinci imam Hz. Mehdi (a.s) ile alakalı Allah Resulü ve Ehl-i Beyt İmamları’ndan sonsuz hadis gelmiştir. Bizim bütün bu hadisleri ele alıp araştırma imkanımız yoktur. İsteyen kardeşlerimiz bu hadisleri alakalı bölgelerinde inceleyebilir. Fakat numune olarak bu hadislerden birtakımlarına işaret ediyoruz:

1- İmam Sadık (a.s) buyurdu ki:

"Halk imamlarını yitirecek, ama o hac mevsiminde hazır olacak ve halkı görecek, halk ise onu görmeyecektir." [1]

2- Esbağ bin Nebate şu şekilde der: "Emir’ül-Müminin Ali (a.s)"ın huzurlarına gittim, hazretin fikire daldığını ve kutsal parmaklarıyla yeri kazdığını görünce: "Sizi düşünceli görüyorum dedim, yere rağbetiniz mi var?" dedim.

İmam: “Hayır vallahi, hiçbir vakit yere ve dünyaya rağbet göstermedim. Dünyaya benim soyumdan istikbal on birinci evlâdım ile alakalı düşünüyorum. O Mehdi’dir, zulüm ve küfürle dolu olan yeryüzünü adaletle, eşitlikle dolduracak; onun bir gaybet devresi olacaktır ki insanlar o dönemde şaşkınlık içersinde olacaklar; kimileri bu dönemde sapar, kimileri de hidayet bulur.” dedi.[2]

3- İmam Sadık (a.s) buyurdular ki: “Size bu işin sahibinin (yani sürenin imamının) gaybete çekildiğini bildirdiklerinde onu inkâr etmeyin.” [3]

4- Hz. İmam Sadık (a.s) buyurmuştur ki: “Kaim (Hz. Mehdi) amacıyla iki gaybet vardır, biri kısa müddetli, öteki ise uzun müddetli. Birinci gaybette, özel takipçilerinden diğer hiç kimse onun konumunu bilmeyecek, ikinci gaybette ise özel dostlarından diğer hiç kimse onun konumunu bilmeyecektir.” [4]

5- Ve tekrar buyurdular ki: “Kaim kıyam ettiğinde kimseye karşı bir taahüdü, bir anlaşması, bir biati olmayacak.” [5]

hadislerde hz.mehdi (a.s.)

6- Resulullah (s.a.a) şu şekilde buyurmuştur: “Mehdi (a.s) benim soyumdandır; ismi benim adım ve künyesi benim künyem, biçimi benim biçimim, sünnet ve tavrı benim sünnet ve tavrımdır, halkı benim şeriatım ve dinime teşvik ve Rabbimin kitabına çağrı eder. Ona itaat eden bana itaat etmiştir ve ona muhalefet eden bana muhalefet etmiştir, onun gaybetini inkâr eden beni inkâr etmiştir.” [6]

7- İmam Zeynelabidin (a.s) şu şekilde buyurmuştur: “Bizim Kaimimiz ile Tanrı’ın resulleri arasında birtakım benzerlikler vardır. Nuh, İbrahim, Musa, İsa, Eyyub ve Muhammed (s.a.a) peygamberlerin her biri ile bir benzerliği vardır. Nuh ile uzun yaşamlı olmasında, İbrahim ile doğumunun saklı olması ve halktan uzak durmasında; Musa ile korku hâli ve gaybette yaşamasında; İsa ile halkın onun ile alakalı ihtilâfa düşmesinde; Eyyub ile belâdan sonra kurtuluşun yetişmesinde; Muhammed (s.a.a) ile de kılıçla kıyam etmesinde benzerliği vardır.” [7]

8- İmam Sadık (a.s) buyurmuştur ki: “Bu emrin sahibi (Mehdi) amacıyla bir gaybet vardır, Tanrı’a kulluk eden (o vakit) takvalı olmalı ve Tanrı’ın dinine bağlanmalıdır.” [8]

9- Yine şu şekilde buyurmuştur: “Halk amacıyla öyle bir vakit istikbal ki, imamları onlardan saklı olacak.” Zürare, “Halkın o vakit vazifesi nedir?” diye sorur ve şu yanıtı alır: “İmam zuhur edinceye kadar meşgul oldukları işe -dinî görevlerine- sarılsınlar.” [9]

10- Yine buyurmuştur: “Bu iş (İmam’ın zuhuru ve kıyamı), hiç kimsenin ‘Eğer biz olsaydık, adaletle hükmederdik’ diyememesi amacıyla halktan, millete hükmetmemiş hiçbir takım ve sınıf kalmayıncaya kadar gerçekleşmeyecektir. Sonra Kaim (a.s) hak ve adalet üzere kıyam edecektir.” [10]

11- Esbağ bin Nebate diyor ki, Emir’ül-Müminin Hz. Ali (a.s), Hz. Mehdi (a.s) ile alakalı söz eder iken şu şekilde buyurdular:

“O (Mehdi), öyle bir gaybete çekilecek ki, sonucunda cahiller, ‘Tanrı’ın Âl-i Muhammed’e gereksinimi yoktur’ diyeceklerdir.” [11]

12- Ebu Said şu şekilde diyor: Hasan bin Ali (a.s), Muaviye bin Ebu Süfyan ile sulh ettiği vakit, birtakımları onu bu işten ötürü kınayınca buyurdular ki:

“Yazıklar olsun size! Ne yaptığımı biliyor musunuz? Vallahi güneşin üstünde doğup battığı her şeyden daha hayırlısını ben takipçilerim amacıyla yaptım. Benim, sizin imamınız bulunduğumu, sizin bana itaat etmeniz gerekliliğini ve Resulullah’ın buyurduğu cennet gençlerinin efendilerinden biri bulunduğumu biliyor musunuz?” “Evet biliyoruz.” diye yanıt verdiler.

İmam Hasan (a.s) bunun üstüne şu şekilde buyurdular: “Biliyor musunuz Musa bin İmran, Hızır (a.s)’ın gemiyi delmesine, duvarı düzeltmesine ve çocuğu öldürmesine namacıyla o kadar kızdı? Çünkü bu işlerin hikmetini bilmiyordu. Halbuki bu işler zikri ulu Tanrı’ın yanısıra doğru ve hikmet üzereydi. Arkasında İsa bin Meryem’in namaz kılacağı Kaim dışında biz Ehl-i Beyt’ten olan hepimizin boynunda sürenin tağutunun biati olacağını bilmiyor musunuz? Yüce Tanrı onun velâdetini gizleyecek ve şahsını saklayacaktır. Böylece o, zuhur ettiğinde kimsenin biati onun boynunda olmayacaktır. O, bütün kadınların en üstünü olan birinin oğlu olan kardeşim Hüseyin’in dokuzuncu oğludur. Onun gaybetinde Tanrı Tealâ, onun ömrünü uzatacak, sonra kendi kudreti ile onu kırk yaşından daha genç görüntülü olarak aşikâr edecektir ve bu Tanrı’ın her şeye kadir bulunduğunun bilinmesi amacıyladir.” [12]

13- Abdurrahman bin Selit diyor ki, İmam Hüseyin (a.s) şu şekilde buyurdu:

“On iki hidayet imamı bizdendir; birincisi Emir’ül-Müminin Ali bin Ebu Talip’tir; sonuncusu ise dokuzuncu evlâdımdır. Hak üzere kıyam edecek olan odur. Yeryüzü öldükten sonra, Tanrı onun aracılığı ile tekrar onu ihya edecektir ve müşrikler istemese de Tanrı hak dini diğer dinlere muzaffer kılacaktır. Onun gaybete çekildiği dönemde birtakım kavimler mürtet olacak, birtakımları ise dine bağlı kalacaktır; onlara eziyetler olacak ve onlara denilecek ki: ‘Eğer doğru söylüyorsanız, bu vaat ne vakit vuku bulacaktır?’ Biliniz ki, onun gaybetindeki eziyetlere ve tekziplere sabretmek, Resulullah ile birlikte kılıçla cihad etmek gibidir.” [13]

14- Salih bin Ukbe babasından, o da İmam Muhammed Bâkır (a.s)’dan, o da babaları aracılığı ile Resulullah (s.a.a)’den, şu şekilde buyurduğunu nakletmektedir:

“Mehdi benim evlâtlarımdandır, onun gaybet devresi olacaktır. Bu dönemde ümmetten birçoğu delâlete düşecektir. O, peygamberlerin nişaneleriyle istikbal, yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dbulunduğu gibi onu adalet ve eşitlikle dolduracaktır.” [14]

15- Mufazzal bin Ömer, İmam Cafer-i Sadık (a.s)’ın şu şekilde buyurduğunu nakletmektedir:

“Yüce Tanrı, varlıkları yaratmadan on dört bin sene önce, on dört nur yarattı. İşte o nurlar, bizim ruhlarımızdır.” “Ey Tanrı Resulünün oğlu, bu on dört nur kimdir?”diye sorduklarında şu şekilde buyurdular: “Muhammed, Ali, Fatıma, Hasan, Hüseyin ve Hüseyin’in evlâtlarından olan imamlar. Onların sonuncusu Kaim’dir; gaybetten sonra kıyam edecek, Deccal’ı öldürecek ve yeryüzünü her türlü zulüm ve haksızlıktan temizleyecektir.” [15]

16- Yunus bin Abdurrahman diyor ki: İmam Musa bin Cafer (a.s)’ın huzuruna çıkarak, “Ey Resulullah’ın oğlu! Hak üzere kıyam edecek olan Kaim sen misin?” diye sorduğumda İmam (a.s) şu şekilde buyurdular:

“Hak üzere kıyam eden benim. Ama yeryüzünü Tanrı’ın düşmanlarından temizleyecek, onu zulümle dbulunduğu gibi adaletle dolduracak olan Kaim, benim evlâtlarımın beşincisidir. Öldürülme korkusu bulunduğu amacıyla gaybeti o kadar uzayacak ki, birtakım kavimler onun ile alakalı irtidada düşecek, birtakımları ise ona bağlı kalacaklardır.”

Sonra şu şekilde ekledi: “Bizim Kaim’imizin gaybetinde bizim sevgimize sarılan, velâyetimize bağlı kalan ve düşmanlarımızdan uzaklaşan takipçilerimize ne mutlu! Onlar bizdendir, biz de onlardanız. Bizlerden imamları olarak razıdırlar, biz de onlardan takipçilerimiz olarak razıyız. Ne mutlu onlara! Tanrı’a andolsun ki onlar, kıyamet günü bizimle aynı derecede olacaklardır.” [16]

17- Hasan bin Halid, İmam Ali Rıza (a.s)’ın şu şekilde buyurduğunu naklediyor:

“Benim evlâtlarımın dördüncüsü, cariyelerin en üstününün oğludur, Tanrı onun vesilesiyle yeryüzünü bütün zulüm ve haksızlıklardan temizleyecektir. Halkın, doğumunda tereddüt ettiği gaybet sahibi odur. O, zuhur ettiğinde yeryüzü Rabbinin nuru ile aydınlanacak, halkın arasında adalet ölçüsünü kuracak, böylelikle hiç kimse diğer birina zulmetmeyecek ve yeryüzü ona itaat edecektir. Onun gölgesi de olmayacaktır. Gökten bir münadi onun adına nida edecek ve yeryüzündeki bütün halk ona doğru oluşturulan şu çağrıyı işitecek: ‘Bilin ki, Tanrı’ ın hücceti Beytullah’ın yanısıra zuhur etti, ona tâbi olun; kuşkusuz hak onunladır ve ondadır.’ Bu hususta Tanrı’ın ayeti şu şekilde geçer: ‘Eğer istersek onlara gökten bir ayet nazil ederiz de hepsinin boynu onun karşısında eğilir.’[17] ‘Yakın bir mekândan bir münadi, o gün nida eder ve onlar da o hak sesi duyarlar. İşte o gün huruç günüdür.’[18] Yani oğlum Kaim Mehdi’nin huruç günüdür.” [19]

18- Abdulazim bin Abdullah şu şekilde diyor: İmam Muhammed Takî (a.s)’ın yanına giderek Mehdi’nin Kaim mi, diğer biri mı bulunduğunu sormak istedim. Ama İmam (a.s) söze başlayarak bana şu şekilde buyurdular:

“Ey Ebu’l-Kasım! Doğrusu bizden olan Kaim, Mehdi’dir. Gaybetinde onu beklemek ve zuhurunda ona itaat etmek farzdır. O, benim evlâtlarımdan üçüncüsüdür. Muhammed (s.a.a)’i peygamber olarak gönderen ve imameti bizlere mahsus kılan Tanrı’a andolsun ki, şayet dünyanın sonuna yalnızca bir gün kalsa dahi, Tanrı o günü o kadar uzatacak ki o, o günde zuhur edecek, yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dbulunduğu gibi, onu adalet ve eşitlikle dolduracaktır.” [20]

19- Sakr bin Ebu Delf, İmam Ali Naki (a.s)’ın şu şekilde buyurduğunu nakletmiştir:

“Benden ileri imam, oğlum Hasan’dır; ondan ileri imam ise onun oğlu Kaim’dir. O, yeryüzünü zulüm ve haksızlıkla dolduktan sonra adalet ve eşitlikle dolduracak olandır.” [21]

20- İmam Mehdi (a.s) da gaybetiyle alakalı şu şekilde buyurmuştur:

“Benim gaybetim devresinde benden faydalanmaya gelince; bu dönemde benden faydalanmak, bulutlarla örtülen güneşten yararlanmaya benzer. Ben yeryüzü ehli amacıyla kurtuluş ve güvence vesilesiyim. Nitekim senedızlar da gök ehli amacıyla güvence vesileleridir. Öyleyse sizi ilgilendirmeyen şeyleri sormayın. Sizden istenilmeyen şeyleri bilmek amacıyla kendinizi zAhmete düşürmeyin. Ferecin yakın olması amacıyla çok dua ediniz. Çünkü dua sizin kurtuluş vesilenizdir.” [22]

Şimdi mümin kardeşlerimin, Hz. Mehdi (a.s) ile alakalı nakledilen hadis ve rivayetlerin mevcudiyeti ile alakalı daha çok bilgi edinmeleri amacıyla, Ayetullah Safî-i Gulpayganî’nin “Müntehab’ul-Eser”[23] isimli kitabındaki Hz. Mehdi (a.s) ile alakalı hadislerin istatistiğini aziz okuyuculara sunuyoruz, umulur ki istifade etmiş olurlar.

[1]- Usul-ü Kâfî, c.1 s. 337.
[2]- Usul-ü Kâfî, c.1 s.338.
[3]- Usul-ü Kâfî, c.1 s.338.
[4]- Usul-u Kafi, c-1, s.340.
[5]- Usul-ü Kâfî c.1 s. 342.
[6]- İ’lâm’ul-Vera, s.425.
[7]- Kemal’üd-Din, s.322, bap 31, hadis 3.
[8]- Kemal’üd-Din, s.343, bap 33, hadis 25.
[9]- Kemal’ud-Din, s.343, bap 33, hadis 25.
[10]- İsbat’ul-Hudat, c.7, s.427-428. Gaybet-i Nu’manî’den naklen.
[11]- Kemal’üd-Din, c.1, s.302.
[12]- Kemal’üd-Din, c.1, s. 305.
[13]- Uyun’ül-Ahbar, c.1, s.68.
[14]- Uyun’ül-Ahbar, c.1, s.287; Bihar’ul-Envar, c.51, s.72.
[15]- Uyun’ül-Ahbar, c.2, s.335, Bihar’ul-Envar, c.51, s. 144.
[16]- Kifayet’ül-Eser, s.265.
[17]- Şuara Suresi/4.
[18]- Kaf Suresi/41-42.
[19]- Yenabî’ül-Mevedde, s.448.
[20]- Kemal’üd-Din, c.2, s.337.
[21]- Kemal’üd-Din, c.2, s.383.
[22]- Bihar’ul-Envar, c.53, s.181 ve c.51, s. 44-45.
[23]- Müntahab’ul-Eser, s.15-19.

22 Aralık 2016 Perşembe

Hz. Mehdi (a.s.) Fiziki Baskı ve Zorluklarla Karşılaşacaktır

Hiç yorum yok:
Hz. Mehdi (a.s.) Fiziki Baskı ve Zorluklarla Karşılaşacaktır
Tevrat ve Kitab-ı Mukaddes’in Mezmurlar kısmını meydana getiren Zebur, Kuran ayetleri ve Peygamber Efendimiz (sav)’in hadisleri ile mutabık olan ve vakit içersinde değiştirilmeden korunmuş bölümler içermektedir. Nitekim Hz. Mehdi (a.s.) ile ilgili Tevrat’ta verdiği bulgular de hadisler ile birebir mutabakat içersindedir. Kuran’da, “Andolsun, Biz Zikirden (Tevrat’dan) sonra Zebur’da da: “Şüphesiz Arz’a salih kullarım varisçi olacaktır” diye yazdık. (Enbiya Suresi,105) ayetiyle, İslam ahlakının dünya hakimiyetinin, Tevrat ve Zebur’da da müjdelendiği haber verilmektedir.
Hz. Mehdi (a.s.)’ın pek çok fiziki baskıya maruz kalacağı konusu ile ilgili Tevrat’la Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in hadisleri mutabıktır. Rabbimiz’in bir adetullahı olarak karşılaşacağı zorluk ve sorunlar bir hadiste şu şekilde bildirilmiştir:






“Mehdi, bizden, Ehl-i Beyt’tendir...” Abdullah b. Mesud (r.a.) dan; Resulullah (s.a.v.) şu şekilde buyurmuştur: ... (Hz. Mehdi (a.s.)) İki rekat namaz kılar. Namazdan dönünce şu şekilde der: “Ey insanlar! Ümmet-i Muhammed ve BİLHASSA ONUN EHL-İ BEYT’İ ÇOK BELALAR GÖRDÜ VE BİZLER KAHR (AZAP) VE HAKSIZLIĞA MARUZ KALDIK (UĞRADIK).” (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 55)

Tevrat’ta da Hz. Mehdi (a.s.)’ın zorluk ve sorunlarla karşılaşacağı haber verilir:
“Kötülerin ipleri beni sardı, Yasanı unutmadım.” (Mezmurlar 119:61)
Ayrıca Tanrı’ın, Hz. Mehdi (a.s.)’a sınav olarak bu sorun ve

zorlukları ardı ardına yaratacağına Talmud’da da ilgi çekilmiştir:
“Davud oğlunun [Hz. Mehdi (a.s.)’ın] geleceği nesilde, alimler aleyhine dava açılacak… Bir sınavın sonrasında bir diğer sınav gelecek...” (Talmud, Kethuboth 112b)
“Mesih amacıyla şu şekilde yazılmıştır; Rab’bin Ruhu, bilgelik ve anlayış ruhu, nasihat ve güç ruhu, bilgi ve Rab korkusu ruhu onun üstünde olacak… Bu O’nun [Tanrı’ın] ona [Hz. Mehdi (as)’a] salih işler ve cendere gibi sorunlar yüklediğini öğretir. (Talmud, Sanhedrin 93b)
Mehdiyet konusu, bütün hak dinlerin kitaplarında yer almıştır. Tevrat ve İncil'de de, Hz. Mehdi (as)'ın geleceği, vasıflarının ne olacağı, faaliyetleri ve vesilesiyle gerçekleşecek Tanrı'a iman ve din ahlakının hakimiyet dönemi, binlerce sene öncesinden bildirilmiştir.

Hz. Mehdi (as)'ın zuhuru, dünya tarihinin en büyük olayıdır ve bu büyük olaya bütün mübarek kitaplarda işaret edilmektedir. Mehdi (a.s.)’ın zuhuru Tevrat’ta da çok ayrıntılı olarak müjdelenmiştir. Hatta bir hadiste, Hz. Musa (a.s.)’ın, Hz. Mehdi (a.s.)’ın faziletlerini öğrenince Mehdi (a.s.) olmak amacıyla Yüce Tanrı’a dua ettiği şu şekilde rivayet edilir:

Salim-ul eşell’dan: “HZ. MUSA BİN İMRAN, TEVRAT’IN BİRİNCİ BÖLÜMÜNDE ALİ MUHAMMED’İN KAİM’İNE (ALEYHİMUSSELAM) (HZ. MEHDİ (A.S.)’A) VERİLEN KUDRET VE FAZİLETLERİ GÖRÜNCE DEDİ Kİ: “RABBİM BENİ, AL-İ MUHAMMED’İN KAİM’İ (HZ. MEHDİ (A.S.)) OLARAK KARAR KIL”. Ona şu şekilde söylendi: Doğrusu o (Hz. Mehdi (a.s.)), Ahmed’in (Peygamberimiz (s.a.v.)’in) neslindendir. SONRA TEVRAT’IN İKİNCİ BÖLÜMÜNE BAKINCA AYNI ŞEYİ GÖRDÜ. AYNI SÖZÜ TEKRARLADI VE ONA AYNI CEVAP VERİLDİ. SONRA ÜÇÜNCÜ BÖLÜMDE DE AYNI ŞEYLERİ GÖRÜNCE AYNI SÖZLERİ TEKRARLADI VE AYNI CEVABI ALDI.” (Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 280)
Tevrat’ta Hz. Mehdi (a.s.)’ın faziletleri açıklanırken çok çok zorluk, sorun ve eziyet göreceği, ancak bu eziyetlere karşı son derece sabırlı davranacağı da bildirilmiştir:

“Oysa, bizim isyanlarımız yüzünden yaralandı, bizim suçlarımız yüzünden o eziyet çekti. Esenliğimiz amacıyla lüzumlu olan ceza ona verildi. Bizler onun yaralarıyla deva bulduk. O baskı görüp eziyet çektiyse de ağzını açmadı. Kesime götürülen kuzu gibi, kırkıcıların önünde sessiz sedasız duran koyun gibi açmadı ağzını.” (Yeşeya 53:5-7)

Hz. Mehdi (a.s.) Fiziki Baskı ve Zorluklarla Karşılaşacaktır
Hz. Mehdi (a.s.)’ın pek çok fiziki baskıya maruz kalacağı konusu ile ilgili Tevrat’la Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in hadisleri mutabıktır. Rabbimiz’in bir adetullahı olarak karşılaşacağı zorluk ve sorunlar bir hadiste şu şekilde bildirilmiştir:
“Mehdi, bizden, Ehl-i Beyt’tendir...” Abdullah b. Mesud (r.a.) dan; Resulullah (s.a.v.) şu şekilde buyurmuştur: ... (Hz. Mehdi (a.s.)) İki rekat namaz kılar. Namazdan dönünce şu şekilde der: “Ey insanlar! Ümmet-i Muhammed ve BİLHASSA ONUN EHL-İ BEYT’İ ÇOK BELALAR GÖRDÜ VE BİZLER KAHR (AZAP) VE HAKSIZLIĞA MARUZ KALDIK (UĞRADIK).” (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 55)

Tevrat’ta da Hz. Mehdi (a.s.)’ın zorluk ve sorunlarla karşılaşacağı haber verilir:

“Kötülerin ipleri beni sardı, Yasanı unutmadım.” (Mezmurlar 119:61)

Ayrıca Tanrı’ın, Hz. Mehdi (a.s.)’a sınav olarak bu sorun ve zorlukları ardı ardına yaratacağına Talmud’da da ilgi çekilmiştir:

“Davud oğlunun [Hz. Mehdi (a.s.)’ın] geleceği nesilde, alimler aleyhine dava açılacak… Bir sınavın sonrasında bir diğer sınav gelecek...” (Talmud, Kethuboth 112b)

“Mesih amacıyla şu şekilde yazılmıştır; Rab’bin Ruhu, bilgelik ve anlayış ruhu, nasihat ve güç ruhu, bilgi ve Rab korkusu ruhu onun üstünde olacak… Bu O’nun [Tanrı’ın] ona [Hz. Mehdi (as)’a] salih işler ve cendere gibi sorunlar yüklediğini öğretir. (Talmud, Sanhedrin 93b)

Hz. Mehdi (a.s.)’ın Tebliğini Etkisiz Kılabilmek İçin Çeşitli Tuzaklar Kurulacaktır

Hz Mehdi, bizden, Ehl-i Beyt’tendir... Biz öyle bir ev halkıyız ki Tanrı bizim amacıyla ahireti dünyaya tercih etmiştir. Benim Ehl-i Beyt’im (soyum) kesinlikle benden sonra BELA, KAÇIRILMA VE SÜRGÜNE UĞRAYACAKTIR. Benden sonra EHL-İ BEYT’İM (EZİYET, SIKINTI) KARŞILAŞACAKLAR VE DARBA MARUZ KALACAKLARDIR. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 14)

Hadisle mutabık olarak Tevrat’ta da Hz. Mehdi (a.s.)’ın fikri mücadelesini tesirsiz kılmak ve durdurabilmek amacıyla etrafının sarılacağı şu şekilde anlatılmıştır:

“Benden uzak durma! Çünkü sorun yanıbaşımda, ... Boğalar kuşatıyor beni, azgın başan boğaları sarıyor çevremi. Kükreyerek avını parçalayan aslanlar gibi ağızlarını açıyorlar bana. Köpekler kuşatıyor beni, kötüler sürüsü çevremi sarıyor.” (Mezmurlar 22:11-13,16)

Hz. Mehdi (a.s.)’a Çeşitli Suikastler Düzenlenecek ve Bu Kutlu Şahıs Öldürülmekle Tehdit Edilecektir

Bir hadiste Peygamberimiz (sav) şu şekilde buyurmuştur:

Ebu Said El-Hudri’nin (r.a.) rivayetinde, Resulullah (s.a.v.) şu şekilde buyurmuştur:

DECCAL ÇIKINCA, ONA KARŞI MÜMİNLERDEN BİR ADAM (MEHDİ) YÖNELİR. DERKEN O MÜMİN KİMSEYE BİRÇOK SİLAHLILAR, DECCALIN MERKEZLERDE GÖZETLEME YAPAN SİLAHLILARI KARŞI ÇIKARLAR. (Sahih-i Müslim, 11/393)

Hadisle mutabık olarak Tevrat’ta da Hz. Mehdi (a.s.)’ı öldürmekle tehdit edeceklerine, ancak onun bütün bu tuzaklardan Tanrı’n sayesinde kurtulacağına ilgi çekilmiştir:

Bütün buyrukların güvenilirdir; haksız yere zulmediyorlar, yardım et bana! Neredeyse sileceklerdi beni yeryüzünden, Ama ben Senin koşullarından ayrılmadım. (Mezmurlar 119:86-87)
 
back to top